Mevlüt Bayraktar’ın Kalbinden Süzülen Sessiz Çığlık
Bazı insanlar acıyı yüksek sesle anlatamaz…
Ben onlardan biriyim.
Konuşsam sanki dağılacak içimde tuttuğum anılar…
Sustum. Herkes güçlü olmamı bekledi, ben de rolümü iyi oynadım.
Oysa içimde bir çocuk hâlâ, annesinin dizine başını koymak, babasının sesini bir kez daha duymak istiyor.
Gidenler sadece toprağa değil, beni de biraz oraya gömdü.
Her bayramda eksilen bir sandalye değil, bir ömür özlenen bir bakış oldu.
Ardımda bıraktığım tebessümler, içimde taşıdığım fırtınayı dindirmeye yetmedi.
Bir yanım hep sessiz…
Bir yanım hep onlara dönük…
Geceleri yalnızca yastık değil, geçmişle dolu bir arşiv taşır başımın altında.
Uykum kaçmaz, çünkü zaten uyumak istemem. Rüyada bile kavuşmak kederli bir sevinçtir benim için.
Bilirim, sabah uyanınca yine yoklar.
Benim derdim anlatılmaz, hissedilir.
Bir yetimliğin büyüttüğü adamım ben.
Omuzları düşmemiş ama kalbi çökük.
Herkesin “güçlü” dediği ama içten içe kırılgan bir hatırayım ben.
Ama bu kadar değilim…
Yine de içimdeki enkazdan iyilik büyütmeyi başardım.
Gidenlerin hatırasına tutunarak, kalanlara umut olmaya çalıştım.
Bir çocuğun yüzü gülsün diye, kendi gözyaşımı içime akıttım.
Biri tok kalsın diye, kendi açlığımı unuttum.
Çünkü acı da öğretir insana;
Sevgiyi, sabrı ve en çok da merhameti…
Beni tanıdınız mı?
İçinde koca bir geçmiş taşıyan,
Ama hâlâ geleceğe inatla yürüyen bir adam.
Yıkılmadım belki ama içimde nice şehirler harabe…
Ve ben hâlâ o sessiz harabelerde dua ederim;
Bir ses duyarım belki, “ Sende gel, biz buradayız” diye…
Mevlüt Bayraktar / Siverek
14.06.2025