Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

Bu Şehirde Yaşamak Şart

11.12.2017 - 10:25, Güncelleme: 05.12.2022 - 08:59
 

Bu Şehirde Yaşamak Şart

Yazarımız Mevlüt Bayraktar'ın bu hafta ki yazısı 'Bu Şehirde Yaşamak Şart'
Bu Şehirde Yaşamak Şart İnsan mutluluğu, özgürlüğü, kendine olan güvenini doğduğu var olduğu vatanında, memleketinde bulur. Çünkü insanı var edendir doğduğu memleket, dolaştığı sokaklar, selam verdiği yaşlı amcalar ve nineler... Sokak ortasında top oynayan çocuklarla büyümüştür o insan. Şehrin her yeri o insanın bir parçası olmuştur. Ondandır denmiyor mu ‘Bülbülü altın kafese koymuşlar ‘ah vatanım’ demiş biz de “Ah memleketim”. İşte bizimde sevdamız böyledir bu güzel şehre, belki bir şeyler veremedik, bir değer kazandırmadık ama bizler bu şehirle değer kazandık ve bu şehir bize bir şeyler değil, çok şeyler verdi. Değerli dostlar, belki uzun zamanlardandır bu şehir, yani hepimizin gönlünde taht kurmuş Siverek şehri, her şeyinden tırpanlanarak, bir köy haline geldi. 30-40 yıl önceki şehir ile şimdiki şehir arasında dünya kadar fark ve değişim var. Her geçen gün bu şehre yapılan ihanetlerin bir yenisi daha ekleniyor ve gittikçe yaşanılmaz bir hal alıyor. Ama biz vatanım, vatanım diye çırpınarak, halen bu şehirde yaşanılabileceğini ve çok geç olmadığına inanıyoruz. Her birimiz Hz İbrahim’in ateşe atıldığı yangına su taşıyan küçücük karınca misali, ağzımızla, dilimizle, sanatımızla, yazımızla, siyasetimizle bu şehrin içene atıldığı yangını söndürebilir ve bu güzel şehri bir Halil-lül Rahmana çevirebiliriz. Bir ressamın tablosunu oluşturduğu fırça darbeleri misali, yerinde ve güzel hamlelerle bu şehir olması gerektiği yere gelebilir. Belki haramiler kesmiştir önünü bu şehrin, Kaynak ve kaymağını peşkeş çekiyorlardır. Bizim vergilerimizle alınan malları, kendi şahsi yaşantıları için kullanıyorlardır. Tıpkı mesai saatleri dışında ve izinlere çıktıkları zaman Beytül mal’a ait olan arabaları şahsi işleri için kullandıkları gibi. Ama bu bizi üzmemeli, umutsuzluğa sevk etmemeli, evet Beytül mal’ı hunharca kullananlar olduğu gibi, devlet işinde çalıştığı zaman, kendisini ziyarete gelene, işinin şahsimi yoksa resmimi olduğunu sorduğu zaman, iş şahsi olduğunda kendi yanında bulundurduğu kendine ait gaz lambasını yakan Hz Ali gibileri de var. Her dönemde, Allah’ın adını kullanıp da bu işleri yapanlar var, tıpkı şimdi benim şehrimde olduğu gibi. Ama başta da yazmıştım, bu şehir bizim şehrimiz ve yaşamak zorundayız. Elbet bir gün hesap gelip dolaşacak ve bu gibiler, kul mahkemesin de olmasa da İlahi mahkemede yargılanacak. Tüm Bu Olumsuzluklara Rağmen Güzel Şeylerde Oluyor Değerli dostlar, bu şehirde öyle hatalar ve yanlışlıklar yapılıyor ki, güzel ve taktir edici bir yazı dahi yazalım dediğimiz de, dönüp dolaşıp, haramilere gidiyor. Keşke her bir yazımız da şehrimizde olan sosyal, kültürel ve sanatsal çalışmaları yazabilsek, keşke başımız da olan zatların yaptıkları güzel icraatlarla ansak ve öve öve bitirmesek ama nerde. Ama bu yazımda ben bir çalışmayı ve güzel etkinliği öveceğim. Hatta yazıyı baştan sona kadar bu güzel çalışma için yazmaya karar vermiştim ama ne olduysa yine başka yerlere kaydı. Buda benim kalemimim uslanmaz karakteridir, hoşgörün J Geçtiğimiz Cuma akşamüzeri Paşa Konağı’na gittim. Eskiden restorant olan ve şimdi güzel bir imaj verilip ailece, rahatlıkla oturulup sohbet edilecek olan, kafe bölümüne geçtiğimde tüm masaların akşamki sıra gecesi için rezerve edildiğini gördüm. Siverek’i tanıtan elçiler olarak gördüğüm Siverek sıra gecesi ekibinin böyle rağbet görmesi beni son derece mutlu etti. Demek ki yapılmak istenince yapılıyormuş. Demek ki insanlara ulaşmak istendiğinde ulaşılıyormuş ve demek ki güzel şeyler yapılmak istenirse yapılabiliniyormuş. Bu güzel çalışmada başta Belediye sosyal tesislerinden sorumlu Mehmet Açıkal’ın hocamı ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Oturulabilecek, dışarıdan gelen dost ve ahbaplara ilçemizin sanatsal yüzünü gösterilebilecek güzel bir çalışma olduğuna inanıyorum. Her ne kadar sıra gecesi grubunun bir kısmı  gruptan uzaklaştırılmış olsa da, bu arkadaşlarda kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyorlar. Bunları da takdir etmek gerek. Bunu gördüğümde işte böyle şeylerle gelin karşımıza dedim kendi kendime. Zannedersem birkaç hafta oldu Paşa Konağı’nda yapılan Sıra Geceleri ve bu birkaç haftada güzel bir kitle yakalanmış. Yetkililerden istirhamım bu kitleye gereken önemin verilmesi, bu kitlenin daha da çoğaltılmasıdır. Buda her hafta yapılacak değişik aktivitelerle, zenginleştirilmiş etkinliklerle olur elbet bu da bizden öneri olsun. Hep aynı hava ve etkinlik belirli bir süreden sonra kitleyi soğutup, dağıtabiliyor bundan sakınılması gerektiğini düşünüyorum. Bir Kötü Durum :( Belediye sosyal tesisleri demek halkın rahat ve güvenle gelip oturduğu, sıcak bir ortam da sıcak yemek yediği rahatlıkla çayını yudumladığı huzurlu ve mutlu alanlardır. Bu alanlarda ekonomik olarak da ayrıca halk alanı olduğunu kanıtlar ama maalesef Paşa Konağı ve diğer sosyal tesislerde yiyecek ve içecekler halkın alanına yakışmayacak pahalılıktadır. Örneğin bir çayın bir ekmeğin fiyatında olması, çayı mı ekmekle yiyeceğiz yoksa ekmeği mi çayla içeceğiz dedirtiyor insana. Umarız bu konuda yetkililer bir düzenleme yapar. Son sözlerim Necip Fazıl’ın İstanbul şiirinden esinlerek yazdığım cümleyle bitireyim. Siverek benim canım;  Vatanım da vatanım... İlla Siverek, daima Siverek...        
Yazarımız Mevlüt Bayraktar'ın bu hafta ki yazısı 'Bu Şehirde Yaşamak Şart'

Bu Şehirde Yaşamak Şart

İnsan mutluluğu, özgürlüğü, kendine olan güvenini doğduğu var olduğu vatanında, memleketinde bulur. Çünkü insanı var edendir doğduğu memleket, dolaştığı sokaklar, selam verdiği yaşlı amcalar ve nineler... Sokak ortasında top oynayan çocuklarla büyümüştür o insan. Şehrin her yeri o insanın bir parçası olmuştur. Ondandır denmiyor mu ‘Bülbülü altın kafese koymuşlar ‘ah vatanım’ demiş biz de “Ah memleketim”.

İşte bizimde sevdamız böyledir bu güzel şehre, belki bir şeyler veremedik, bir değer kazandırmadık ama bizler bu şehirle değer kazandık ve bu şehir bize bir şeyler değil, çok şeyler verdi.

Değerli dostlar, belki uzun zamanlardandır bu şehir, yani hepimizin gönlünde taht kurmuş Siverek şehri, her şeyinden tırpanlanarak, bir köy haline geldi. 30-40 yıl önceki şehir ile şimdiki şehir arasında dünya kadar fark ve değişim var. Her geçen gün bu şehre yapılan ihanetlerin bir yenisi daha ekleniyor ve gittikçe yaşanılmaz bir hal alıyor. Ama biz vatanım, vatanım diye çırpınarak, halen bu şehirde yaşanılabileceğini ve çok geç olmadığına inanıyoruz.

Her birimiz Hz İbrahim’in ateşe atıldığı yangına su taşıyan küçücük karınca misali, ağzımızla, dilimizle, sanatımızla, yazımızla, siyasetimizle bu şehrin içene atıldığı yangını söndürebilir ve bu güzel şehri bir Halil-lül Rahmana çevirebiliriz.

Bir ressamın tablosunu oluşturduğu fırça darbeleri misali, yerinde ve güzel hamlelerle bu şehir olması gerektiği yere gelebilir.

Belki haramiler kesmiştir önünü bu şehrin,

Kaynak ve kaymağını peşkeş çekiyorlardır.

Bizim vergilerimizle alınan malları, kendi şahsi yaşantıları için kullanıyorlardır. Tıpkı mesai saatleri dışında ve izinlere çıktıkları zaman Beytül mal’a ait olan arabaları şahsi işleri için kullandıkları gibi. Ama bu bizi üzmemeli, umutsuzluğa sevk etmemeli, evet Beytül mal’ı hunharca kullananlar olduğu gibi, devlet işinde çalıştığı zaman, kendisini ziyarete gelene, işinin şahsimi yoksa resmimi olduğunu sorduğu zaman, iş şahsi olduğunda kendi yanında bulundurduğu kendine ait gaz lambasını yakan Hz Ali gibileri de var.

Her dönemde, Allah’ın adını kullanıp da bu işleri yapanlar var, tıpkı şimdi benim şehrimde olduğu gibi. Ama başta da yazmıştım, bu şehir bizim şehrimiz ve yaşamak zorundayız.

Elbet bir gün hesap gelip dolaşacak ve bu gibiler, kul mahkemesin de olmasa da İlahi mahkemede yargılanacak.

Tüm Bu Olumsuzluklara Rağmen Güzel Şeylerde Oluyor

Değerli dostlar, bu şehirde öyle hatalar ve yanlışlıklar yapılıyor ki, güzel ve taktir edici bir yazı dahi yazalım dediğimiz de, dönüp dolaşıp, haramilere gidiyor. Keşke her bir yazımız da şehrimizde olan sosyal, kültürel ve sanatsal çalışmaları yazabilsek, keşke başımız da olan zatların yaptıkları güzel icraatlarla ansak ve öve öve bitirmesek ama nerde.

Ama bu yazımda ben bir çalışmayı ve güzel etkinliği öveceğim.

Hatta yazıyı baştan sona kadar bu güzel çalışma için yazmaya karar vermiştim ama ne olduysa yine başka yerlere kaydı. Buda benim kalemimim uslanmaz karakteridir, hoşgörün J

Geçtiğimiz Cuma akşamüzeri Paşa Konağı’na gittim. Eskiden restorant olan ve şimdi güzel bir imaj verilip ailece, rahatlıkla oturulup sohbet edilecek olan, kafe bölümüne geçtiğimde tüm masaların akşamki sıra gecesi için rezerve edildiğini gördüm. Siverek’i tanıtan elçiler olarak gördüğüm Siverek sıra gecesi ekibinin böyle rağbet görmesi beni son derece mutlu etti. Demek ki yapılmak istenince yapılıyormuş.

Demek ki insanlara ulaşmak istendiğinde ulaşılıyormuş ve demek ki güzel şeyler yapılmak istenirse yapılabiliniyormuş.

Bu güzel çalışmada başta Belediye sosyal tesislerinden sorumlu Mehmet Açıkal’ın hocamı ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Oturulabilecek, dışarıdan gelen dost ve ahbaplara ilçemizin sanatsal yüzünü gösterilebilecek güzel bir çalışma olduğuna inanıyorum. Her ne kadar sıra gecesi grubunun bir kısmı  gruptan uzaklaştırılmış olsa da, bu arkadaşlarda kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyorlar.

Bunları da takdir etmek gerek.

Bunu gördüğümde işte böyle şeylerle gelin karşımıza dedim kendi kendime. Zannedersem birkaç hafta oldu Paşa Konağı’nda yapılan Sıra Geceleri ve bu birkaç haftada güzel bir kitle yakalanmış. Yetkililerden istirhamım bu kitleye gereken önemin verilmesi, bu kitlenin daha da çoğaltılmasıdır. Buda her hafta yapılacak değişik aktivitelerle, zenginleştirilmiş etkinliklerle olur elbet bu da bizden öneri olsun. Hep aynı hava ve etkinlik belirli bir süreden sonra kitleyi soğutup, dağıtabiliyor bundan sakınılması gerektiğini düşünüyorum.

Bir Kötü Durum :(

Belediye sosyal tesisleri demek halkın rahat ve güvenle gelip oturduğu, sıcak bir ortam da sıcak yemek yediği rahatlıkla çayını yudumladığı huzurlu ve mutlu alanlardır. Bu alanlarda ekonomik olarak da ayrıca halk alanı olduğunu kanıtlar ama maalesef Paşa Konağı ve diğer sosyal tesislerde yiyecek ve içecekler halkın alanına yakışmayacak pahalılıktadır. Örneğin bir çayın bir ekmeğin fiyatında olması, çayı mı ekmekle yiyeceğiz yoksa ekmeği mi çayla içeceğiz dedirtiyor insana. Umarız bu konuda yetkililer bir düzenleme yapar.

Son sözlerim Necip Fazıl’ın İstanbul şiirinden esinlerek yazdığım cümleyle bitireyim.

Siverek benim canım; 
Vatanım da vatanım...
İlla Siverek,
daima Siverek...

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habersiverek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.